SAYFALARIM |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
2-el-BAKARA (Bölüm 1)
Medine'de inmistir. 286 (ikiyüzseksenalti) âyettir. Kur'an'in en uzun sûresidir. Adini, 67-71. âyetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sigirdan alir. Yalniz 281. âyeti Veda Haccinda Mekke'de inmistir. Inanca, ahlâka ve hayat nizamina dair hükümlerin önemli bir kismi bu sûrede yer almistir.Hicretten sonra nazil olmustur. 286 ayettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.
1. Elif. Lâm. MÎm.
2. O kitap (Kur'an); onda asla süphe yoktur. O, müttakîler (sakinanlar ve arinmak isteyenler) için bir yol göstericidir.
3. Onlar gayba inanirlar, namaz kilarlar, kendilerine verdigimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.
4. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanirlar.
5. Iste onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtulusa erenler de ancak onlardir.
6. Gerçek su ki, kâfir olanlari (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.
7. Allah onlarin kalplerini ve kulaklarini mühürlemistir. Onlarin gözlerine de bir çesit perde gerilmistir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardir.
8. Insanlardan bazilari da vardir ki, inanmadiklari halde "Allah'a ve ahiret gününe inandik" derler.
9. Onlar (kendi akillarinca) güya Allah'i ve müminleri aldatirlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatirlar ve bunun farkinda degillerdir.
10. Onlarin kalblerinde bir hastalik vardir. Allah da onlarin hastaligini çogaltmistir. Söylemekte olduklari yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardir.
11. Onlara: Yeryüzünde fesat çikarmayin, denildigi zaman, "Biz ancak islah edicileriz" derler.
12. Sunu bilin ki, onlar bozguncularin ta kendileridir, lâkin anlamazlar.
13. Onlara: Insanlarin iman ettigi gibi siz de iman edin, denildigi vakit "Biz hiç, sefihlerin (akilsiz ve ahmak kisilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler).
14. (Bu münafiklar) müminlerle karsilastiklari vakit "(Biz de) iman ettik" derler. (Kendilerini saptiran) seytanlari ile basbasa kaldiklarinda ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.
15. Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azginliklarinda onlara firsat verir, bu yüzden onlar bir müddet basibos dolasirlar.
16. Iste onlar, hidayete karsilik dalâleti satin alanlardir. Ancak onlarin bu ticareti kazançli olmamis ve kendileri de dogru yola girememislerdir.
17. Onlarin (münafiklarin) durumu, (karanlik gecede) bir ates yakan kimse misalidir. O ates yanip da etrafini aydinlattigi anda Allah, hemen onlarin aydinligini giderir ve onlari karanliklar içinde birakir; (artik hiçbir seyi) görmezler.
18. Onlar sagirlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
19. Yahut (onlarin durumu), gökten saganak halinde bosanan, içinde yogun karanliklar, gürültü ve yildirimlar bulunan yagmur(a tutulmus kimselerin durumu) gibidir. O münafiklar yildirimlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarini kulaklarina tikarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kusatmistir.
20. (O esnada) simsek sanki gözlerini çikaracakmis gibi çakar, onlar için etrafi aydinlatinca orada birazcik yürürler, karanlik üzerlerine çökünce de olduklari yerde kalirlar. Allah dileseydi elbette onlarin kulaklarini sagir, gözlerini kör ederdi. Allah süphesiz her seye kadirdir.
21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmus (Allah'in azabindan kendinizi kurtarmis) olursunuz.
22. O Rab ki, yeri sizin için bir dösek, gögü de (kubbemsi) bir tavan yapti. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çesitli ürünler çikardi. Artik bunu bile bile Allah'a sirk kosmayin.
23. Eger kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir süpheye düsüyorsaniz, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eger iddianizda dogru iseniz Allah'tan gayri sahitlerinizi (yardimcilarinizi) da çagirin.
24. Bunu yapamazsaniz -ki elbette yapamayacaksiniz- yakiti, insan ve tas olan cehennem atesinden sakinin. Çünkü o ates kâfirler için hazirlanmistir.
25. Iman edip iyi davranislarda bulunanlara, içinden irmaklar akan cennetler oldugunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rizik olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu riziklar onlara (bazi yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmistir. Onlar için cennette tertemiz esler de vardir. Ve onlar orada ebedî kalicilardir.
26. Süphesiz Allah (hakki açiklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varligi misal getirmekten çekinmez. Iman etmislere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek oldugunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptirir, birçoklarini da dogru yola yöneltir. Verdigi misallerle Allah ancak fâsiklari saptirir (çünkü bunlar birer imtihandir).
27. Onlar öyle (fâsiklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'in ziyaret edilip hal ve hatirinin sorulmasini istedigi kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çikarirlar. Iste onlar gerçekten zarara ugrayanlardir.
28. Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'i nasil inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz.
29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yaratti. Sonra (kendine has bir sekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratip düzenledi (tanzim etti). O, her seyi hakkiyla bilendir.
30. Hatirla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacagim, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çikaracak, orada kan dökecek insani mi halife kiliyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceginizi herhalde ben bilirim, dedi.
31. Allah Adem'e bütün isimleri, ögretti. Sonra onlari önce meleklere arzedip: Eger siz sözünüzde sadik iseniz, sunlarin isimlerini bana bildirin, dedi.
32. Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sifatlardan tenzih ederiz, senin bize ögrettiklerinden baska bizim bilgimiz yoktur. Süphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler.
33. (Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Esyanin isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onlarin isimlerini onlara anlatinca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sirlari) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açik yapmakta olduklarinizi da bilirim, dememis miydim? dedi.
34. Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demistik. Iblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladi, böylece kâfirlerden oldu.
35. Biz: Ey Âdem! Sen ve esin (Havva) beraberce cennete yerlesin; orada kolaylikla istediginiz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece su agaca yaklasmayin. Eger bu agaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.
36. Seytan onlarin ayaklarini kaydirip haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulunduklari (cennetten) onlari çikardi. Bunun üzerine: Bir kisminiz digerine düsman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barinak ve belli bir zamana dek yasamak vardir, dedik.
37. Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takim ilhamlar aldi ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandir.
38. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eger benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
39. Inkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalirlar.
40. Ey Israilogullari! Size verdigim nimetlerimi hatirlayin, bana verdiginiz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Yalnizca benden korkun.
41. Elinizdekini (Tevrat'in aslini) tasdik edici olarak indirdigime (Kur'an'a) iman edin. Sakin onu inkâr edenlerin ilki olmayin! Âyetlerimi az bir karsilik ile satmayin, yalniz benden (benim azabimdan) korkun.
42. Bilerek hakki bâtil ile karistirmayin, hakki gizlemeyin.
43. Namazi tam kilin, zekâti hakkiyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.
44. (Ey bilginler!) Sizler Kitab'i (Tevrat'i) okudugunuz (gerçekleri bildiginiz) halde, insanlara iyiligi emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklinizi kullanmiyor musunuz?
45. Sabir ve namaz ile Allah'tan yardim isteyin. Süphesiz o (sabir ve namaz), Allah'a saygidan kalbi ürperenler disinda herkese zor ve agir gelen bir görevdir.
46. Onlar, kesinlikle Rablerine kavusacaklarini ve O'na döneceklerini düsünen ve bunu kabullenen kimselerdir.
47. Ey Israilogullari! Size verdigim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kildigimi hatirlayin.
48. Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse baskasi için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) sefaat kabul olunmaz, fidye alinmaz; onlara asla yardim da yapilmaz.
49. Hatirlayin ki, sizi, Firavun taraftarlarindan kurtardik. Çünkü onlar size azabin en kötüsünü reva görüyorlar, yeni dogan erkek çocuklarinizi kesiyorlar, (fenalik için) kizlarinizi hayatta birakiyorlardi. Aslinda o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardi.
50. Bir zamanlar biz sizin için denizi yardik, sizi kurtardik, Firavun'un taraftarlarini da, siz bakip dururken denizde bogduk.
51. Musa'ya kirk gece (vahyetmek üzere) söz vermistik. Sonra haksizlik ederek buzagiyi (tanri) edindiniz.
52. O davranislarinizdan sonra (akillanip) sükredersiniz diye sizi affettik.
53. Dogru yolu bulasiniz diye Musa'ya Kitab'i ve hak ile bâtili ayiran hükümleri verdik.
54. Musa kavmine demisti ki: Ey kavmim! Süphesiz siz, buzagiyi (tanri) edinmekle kendinize kötülük ettiniz. Onun için Yaradaniniza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularinizi) öldürün. Öyle yapmaniz Yaraticinizin katinda sizin için daha iyidir. Böylece Allah tevbenizi kabul etmis olur. Çünkü aciyip tevbeleri kabul eden ancak O'dur.
55. Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'i açikça görmedikçe asla sana inanmayiz, demistiniz de bakip durur oldugunuz halde hemen sizi yildirim çarpmisti.
56. Sonra ölümünüzün ardindan sizi dirilttik ki sükredesiniz.
57. Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvasi ve bildircin gönderdik ve "Verdigimiz güzel nimetlerden yeyiniz" (dedik). Hakikatta onlar bize degil sadece kendilerine kötülük ediyorlardi.
58. (Israilogullarina:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediginiz sekilde bol bol yeyin, kapisindan egilerek girin, (girerken) "Hitta!" (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarinizi bagislayalim; zira biz, iyi davrananlara (karsiligini) fazlasiyla verecegiz, demistik.
59. Fakat zalimler, kendilerine söylenenleri baska sözlerle degistirdiler. Bunun üzerine biz, yapmakta olduklari kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten aci bir azap indirdik.
60. Musa (çölde) kavmi için su istemisti de biz ona: Degneginle tasa vur! demistik. Derhal (tastan) oniki kaynak fiskirdi. Her bölük, içecegi kaynagi bildi. (Onlara:) Allah'in rizkindan yeyin, için, sakin yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik.
61. Hani siz (verilen nimetlere karsilik): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdigi seylerden; sebzesinden, hiyarindan, sarimsagindan, mercimeginden, soganindan bize çikarsin, dediniz. Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile degistirmek mi istiyorsunuz? O halde sehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. Iste (bu hadiseden sonra) üzerlerine asagilik ve yoksulluk damgasi vuruldu. Allah'in gazabina ugradilar. Bu musibetler (onlarin basina), Allah'in âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksiz olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunlarin hepsi, sadece isyanlari ve taskinliklari sebebiyledir.
62. Süphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hiristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkiyla inanip sâlih amel isleyenler için Rableri katinda mükâfatlar vardir. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.
63. Sizden saglam bir söz almis, Tûr daginin altinda, size verdigimizi kuvvetle tutun, onda bulunanlari daima hatirlayin, umulur ki, korunursunuz (demistik de);
64. Ondan sonra sözünüzden dönmüstünüz. Eger sizin üzerinizde Allah'in ihsani ve rahmeti olmasaydi, muhakkak zarara ugrayanlardan olurdunuz.
65. Içinizden cumartesi günü azginlik edip de, bu yüzden kendilerine: Asagilik maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.
66. Biz bunu (maymunlasmis insanlari), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir ögüt vesilesi kildik.
67. Musa, kavmine: Allah bir sigir kesmenizi emrediyor, demisti de: Bizimle alay mi ediyorsun? demislerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a siginirim, demisti.
68. "Bizim adimiza Rabbine dua et, bize onun ne oldugunu açiklasin" dediler. Musa: Allah diyor ki: "O, ne yasli ne de körpe; ikisi arasinda bir inek." Size emredileni hemen yapin, dedi.
69. Bu defa: Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açiklasin, dediler. "O diyor ki: Sari renkli, parlak tüylü, bakanlarin içini açan bir inektir" dedi.
70. "(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine dua et de onun nasil bir sigir oldugunu bize açiklasin, nasil bir inek kesecegimizi anlayamadik. Biz, insaallah emredileni yapma yolunu buluruz" dediler. c
71. (Musa) dedi ki: Allah söyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altina alinmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolasan (salma), renginde hiç alacasi bulunmayan bir inektir. "Iste simdi gerçegi anlattin" dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsin kesmeyeceklerdi.
72. Hani siz bir adam öldürmüstünüz de onun hakkinda birbirinizle atismistiniz. Halbuki Allah gizlemekte oldugunuzu ortaya çikaracaktir.
73. "Haydi, simdi (öldürülen) adama, (kesilen inegin) bir parçasiyla vurun" dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir ve düsünesiniz diye size âyetlerini (Peygamberine verdigi mucizelerini) gösterir.
74. (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katilasti. Artik kalpleriniz tas gibi yahut daha da katidir. Çünkü taslardan öylesi var ki, içinden irmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fiskirir. Taslardan bir kismi da Allah korkusuyla yukardan asagi yuvarlanir. Allah yapmakta olduklarinizdan gafil degildir.
75. Simdi (ey müminler!) onlarin size inanacaklarini mi umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'in kelâmini isitirler de iyice anladiktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
76. (Münafiklar) inananlarla karsilastiklarinda "Iman ettik" derler. Birbirleriyle basbasa kaldiklari vakit ise: Allah'in size açtiklarini (Tevrat'taki bilgileri), Rabbiniz katinda sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatiyorsunuz; bunlari düsünemiyor musunuz? derler.
77. Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de açikça yaptiklarini da Allah bilmektedir.
78. Içlerinde bir takim ümmîler vardir ki, Kitab'i (Tevrat'i) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma seylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar.
79. Elleriyle (bir) Kitap yazip sonra onu az bir bedel karsiliginda satmak için "Bu Allah katindandir" diyenlere yaziklar olsun! Elleriyle yazdiklarindan ötürü vay haline onlarin! Ve kazandiklarindan ötürü vay haline onlarin!
80. Israilogullari: Sayili birkaç gün müstesna, bize ates dokunmayacaktir, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katindan bir söz mü aldiniz -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkinda bilmediginiz seyleri mi söylüyorsunuz?
81. Hayir! Kim bir kötülük eder de kötülügü kendisini çepeçevre kusatirsa iste o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamli kalirlar.
82. Iman edip yararli is yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamli kalirlar.
83. Vaktiyle biz, Israilogullarindan: Yalnizca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakin akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almis ve "Insanlara güzel söz söyleyin, namazi kilin, zekâti verin" diye de emretmistik. Sonunda aziniz müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
84. (Ey Israilogullari!) Birbirinizin kanini dökmeyeceginize, birbirinizi yurtlarinizdan çikarmayacaginiza dair sizden söz almistik. Her seyi görerek sonunda bunlari kabul etmistiniz.
85. Bu misaki kabul eden sizler, (verdiginiz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranizdan bir zümreyi yurtlarindan çikariyor, kötülük ve düsmanlikta onlara karsi birlesiyorsunuz. Onlari yurtlarindan çikarmak size haram oldugu halde (hem çikariyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onlari kurtariyorsunuz. Yoksa siz Kitab'in bir kismina inanip bir kismini inkâr mi ediyorsunuz? Sizden öyle davrananlarin cezasi dünya hayatinda ancak rüsvaylik; kiyamet gününde ise en siddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarinizdan asla gafil degildir.
86. Iste onlar, ahirete karsilik dünya hayatini satin alan kimselerdir. Bu yüzden ne azaplari hafifletilecek ne de kendilerine yardim edilecektir.
87. Andolsun biz Musa'ya Kitab'i verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oglu Isa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadigi seyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karsi büyüklük tasladiniz. (Size gelen) peygamberlerden bir kismini yalanladiniz, bir kismini da öldürdünüz.
88. (Yahudiler peygamberlerle alay ederek) "Kalplerimiz perdelidir" dediler. Hayir; küfür ve isyanlari sebebiyle Allah onlara lânet etmistir. O yüzden çok az inanirlar.
89. Daha önce kâfirlere karsi zafer isterlerken kendilerine Allah katindan ellerindeki (Tevrat'i) dogrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip ögrendikleri gerçekler karsilarina dikilince onu inkâr ettiler. Iste Allah'in lâneti böyle inkârcilaradir.
90. Allah'in kullarindan diledigine peygamberlik ihsan etmesini kiskandiklari için Allah'in indirdigini (Kur'an'i) inkâr ederek kendilerini harcamalari ne kötü bir seydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba ugradilar. Ayrica kâfirler için alçaltici bir azap vardir.
91. Kendilerine: Allah'in indirdigine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inaniriz, derler ve ondan baskasini inkâr ederler. Halbuki o Kur'an kendi ellerinde bulunan Tevrat'i dogrulayici olarak gelmis hak kitaptir. (Ey Muhammed!) Onlara: Sayet siz gerçekten inaniyor idiyseniz daha önce Allah'in peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver.
92. Andolsun Musa size apaçik mucizeler getirmisti. Sonra onun ardindan, zalimler olarak buzagiyi (tanri) edindiniz.
93. Hatirlayin ki, Tûr daginin altinda sizden söz almis: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayin, demistik. Onlar: Isittik ve isyan ettik, dediler. Inkârlari sebebiyle kalplerine buzagi sevgisi dolduruldu. De ki: Eger inaniyorsaniz, imaniniz size ne kötü seyler emrediyor!
94. (Ey Muhammed, onlara:) Sayet (iddia ettiginiz gibi) ahiret yurdu Allah katinda diger insanlara degil de yalnizca size aitse ve bu iddianizda dogru iseniz haydi ölümü temenni edin (bakalim), de.
95. Onlar, kendi elleriyle önceden yaptiklari isler (günah ve isyanlari) sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir. Allah zalimleri iyi bilir.
96. Yemin olsun ki, sen onlari yasamaya karsi insanlarin en düskünü olarak bulursun. Putperestlerden her biri de arzular ki, bin sene yasasin. Oysa yasatilmasi hiç kimseyi azaptan uzaklastirmaz. Allah onlarin yapmakta olduklarini eksiksiz görür.
97. De ki: Cebrail'e kim düsman ise sunu iyi bilsin ki Allah'in izniyle Kur'an'i senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitaplari dogrulayici ve müminler için de müjdeci olarak o indirmistir.
98. Kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düsman olursa bilsin ki Allah da inkârci kâfirlerin düsmanidir.
99. Andolsun ki sana apaçik âyetler indirdik. (Ey Muhammed!) Onlari ancak fasiklar inkâr eder.
100. Ne zaman onlar bir antlasma yaptilarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadi mi? Zaten onlarin çogu iman etmez.
101. Allah tarafindan kendilerine, yanlarinda bulunani tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'in kitabini bilmiyormus gibi onu arkalarina atip terkettiler.
102. Süleyman'in hükümranligi hakkinda onlar, seytanlarin uydurup söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman büyü yapip kâfir olmadi. Lâkin seytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki melege indirileni ögretiyorlardi. Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakin yanlis inanip da kâfir olmayasiniz, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) ögretmezlerdi. Onlar, o iki melekden, kari ile koca arasini açacak seyleri ögreniyorlardi. Oysa büyücüler, Allah'in izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler. Onlar, kendilerine fayda vereni degil de zarar vereni ögrenirler. Sihri satin alanlarin (ona inanip para verenlerin) ahiretten nasibi olmadigini çok iyi bilmektedirler. Karsiliginda kendilerini sattiklari sey ne kötüdür! Keske bunu anlasalardi!
103. Eger iman edip kendilerini kötülükten korusalardi, süphesiz, Allah tarafindan verilecek sevap daha hayirli olacakti. Keske bunlari anlasalardi!
104. Ey iman edenler! "Râinâ" demeyin, "unzurnâ" deyin. (Söylenenleri) dinleyin. Kâfirler için elem verici bir azap vardir.
105. (Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayir indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini diledigine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
106. Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldirir veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her seye kadirdir.
107. (Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranligi yalnizca Allah'indir? Sizin için Allah'tan baska ne bir dost ne de bir yardimci vardir.
108. Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya soruldugu gibi peygamberinize sorular sormak mi istiyorsunuz? Kim imani küfre degisirse, süphesiz dosdogru yoldan sapmis olur.
109. Ehl-i kitaptan çogu, hakikat kendilerine apaçik belli olduktan sonra, sirf içlerindeki kiskançliktan ötürü, sizi imaninizdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkindaki emrini getirinceye kadar affedip bagislayin. Süphesiz Allah her seye kadirdir.
110. Namazi kilin, zekâti verin, önceden kendiniz için yaptiginiz her iyiligi Allah'in katinda bulacaksiniz. Süphesiz Allah, yapmakta olduklarinizi noksansiz görür.
111. (Ehl-i kitap:) Yahudiler yahut hiristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu onlarin kuruntusudur. Sen de onlara: Eger sahiden dogru söylüyorsaniz delilinizi getirin, de.
112. Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkiyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katindadir. Öyleleri için ne bir korku vardir, ne de üzüntü çekerler.
113. Hepsi de kitabi (Tevrat ve Incil'i) okumakta olduklari halde Yahudiler: Hiristiyanlar dogru yolda degillerdir, dediler. Hiristiyanlar da: Yahudiler dogru yolda degillerdir, dediler. Kitabi bilmeyenler de birbirleri hakkinda tipki onlarin söylediklerini söylediler. Allah, ihtilâfa düstükleri hususlarda kiyamet günü onlar hakkinda hükmünü verecektir.
114. Allah'in mescidlerinde O'nun adinin anilmasina engel olan ve onlarin harap olmasina çalisandan daha zalim kim vardir! Aslinda bunlarin oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Baska türlü girmeye haklari yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardir.
115. Dogu da Allah'indir bati da. Nereye dönerseniz Allah'in yüzü (zati) oradadir. Süphesiz Allah'(in rahmeti ve nimeti) genistir, O her seyi bilendir.
116. "Allah çocuk edindi" dediler. Hâsâ! O, bundan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanlarin hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun egmistir.
117. (O), göklerin ve yerin essiz yaraticisidir. Bir seyi dilediginde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir.
118. Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konusmali ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli degil miydi? Onlardan öncekiler de iste tipki onlarin dediklerini demislerdi. Kalpleri (akillari) nasil da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçik gösterdik.
119. Dogrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarici olarak gönderdik. Sen cehenmemliklerden sorumlu degilsin.
120. Dinlerine uymadikça yahudiler de hiristiyanlar da asla senden razi olmayacaklardir. De ki: Dogru yol, ancak Allah'in yoludur. Sana gelen ilimden sonra onlarin arzularina uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardimci vardir.
121. Kendilerine kitap verdigimiz kimseler (den bazisi) onu, hakkini gözeterek okurlar. Çünkü onlar, ona iman ederler. Onu inkâr edenlere gelince, iste gerçekten zarara ugrayanlar onlardir.
122. Ey Israilogullari! Size verdigim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kilmis oldugumu hatirlayin.
123. Ve bir günden sakinin ki, o günde hiç kimse baskasi namina bir sey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye sefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardim da görmezler.
124. Bir zamanlar Rabbi Ibrahim'i bir takim kelimelerle sinamis, onlari tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacagim, demisti. "Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)" dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.
125. Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kildik. Siz de Ibrahim'in makamindan bir namaz yeri edinin (orada namaz kilin). Ibrahim ve Ismail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmistik.
126. Ibrahim de demisti ki: Ey Rabbim! Burayi emin bir sehir yap, halkindan Allah'a ve ahiret gününe inananlari çesitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandirir, sonra onu cehennem azabina sürüklerim. Ne kötü varilacak yerdir orasi!
127. Bir zamanlar Ibrahim, Ismail ile beraber Beytullah'in temellerini yükseltiyor (söyle diyorlardi:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; süphesiz sen isitensin, bilensin.
128. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun egenlerden kil, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çikar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.
129. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti ögretecek, onlari temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her seyi yerli yerince yapan yalniz sensin.
130. Ibrahim'in dininden kendini bilmezlerden baska kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, süphesiz o ahirette de iyilerdendir.
131. Çünkü Rabbi ona: Müslüman ol, demis, o da: Alemlerin Rabbine boyun egdim, demisti.
132. Bunu Ibrahim de kendi ogullarina vasiyet etti, Yakub da: Ogullarim! Allah sizin için bu dini (Islâm'i) seçti. O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz (dedi).
133. Yoksa Ya'kub'a ölüm geldigi zaman siz orada mi idiniz? O zaman (Ya'kub) ogullarina: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demisti. Onlar: Senin ve atalarin Ibrahim, Ismail ve Ishak'in ilâhi olan tek Allah'a kulluk edecegiz; biz ancak O'na teslim olmusuzdur, dediler.
134. Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onlarin kazandiklari kendilerinin, sizin kazandiklariniz sizindir. Siz onlarin yaptiklarindan sorguya çekilmezsiniz.
135. (Yahudiler ve hiristiyanlar müslümanlara:) Yahudi ya da hiristiyan olun ki, dogru yolu bulasiniz, dediler. De ki: Hayir! Biz, hanîf olan Ibrahim'in dinine uyariz. O, müsriklerden degildi.
136. "Biz, Allah'a ve bize indirilene; Ibrahim, Ismail, Ishak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve Isa'ya verilenlerle Rableri tarafindan diger peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasinda fark gözetmeksizin inandik ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin.
137. Eger onlar da sizin inandiginiz gibi inanirlarsa dogru yolu bulmus olurlar; dönerlerse mutlaka anlasmazlik içine düsmüs olurlar. Onlara karsi Allah sana yeter. O isitendir, bilendir.
138. Allah'in (verdigi) rengiyle boyandik. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin).
139. De ki: Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz oldugu halde, O'nun hakkinda bizimle tartismaya mi girisiyorsunuz? Bizim yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklariniz da size aittir. Biz O'na gönülden baglananlariz.
140. Yoksa siz, Ibrahim, Ismail, Ishak, Ya'kub ve esbâtin yahudi, yahut hiristiyan olduklarini mi söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mi? Allah tarafindan kendisine (bildirilmis) bir sahitligi gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptiklarinizdan gafil degildir.
141. Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onlarin kazandiklari kendilerine, sizin kazandiklariniz da size aittir. Siz onlarin yaptiklarindan sorguya çekilmezsiniz.
142. Insanlardan bir kisim beyinsizler: Yönelmekte olduklari kiblelerinden onlari çeviren nedir? diyecekler. De ki: Dogu da bati da Allah'indir. O diledigini dogru yola iletir.
143. Iste böylece sizin insanliga sahitler olmaniz, Resûl'ün de size sahit olmasi için sizi mutedil bir millet kildik. Senin (arzulayip da su anda) yönelmedigin kibleyi (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyani, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayirdetmemiz için kible yaptik. Bu, Allah'in hidayet verdigi kimselerden baskasina elbette agir gelir. Allah sizin imaninizi asla zayi edecek degildir. Zira Allah insanlara karsi sefkatli ve merhametlidir.
144. (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göge dogru çevrilmekte oldugunu (yücelerden haber bekledigini) görüyoruz. Iste simdi, seni memnun olacagin bir kibleye döndürüyoruz. Artik yüzünü Mescid-i Haram tarafina çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursaniz olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Süphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek oldugunu çok iyi bilirler. Allah onlarin yapmakta olduklarindan habersiz degildir.
145. Yemin olsun ki (habibim ! ) sen ehl-i kitaba her türlü âyeti (mucizeyi) getirsen yine de onlar senin kiblene dönmezler. Sen de onlarin kiblesine dönecek degilsin. Onlar da birbirlerinin kiblesine dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eger onlarin arzularina uyacak olursan, iste o zaman sen hakki çigneyenlerden olursun.
146. Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (o kitaptaki peygamberi), öz ogullarini tanidiklari gibi tanirlar. Buna ragmen onlardan bir gurup bile bile gerçegi gizler.
147. Gerçek olan, Rabbinden gelendir. O halde kuskulananlardan olma!
148. Herkesin yöneldigi bir kiblesi vardir. (Ey müminler!) Siz hayir islerinde yarisin. Nerede olursaniz olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Süphesiz Allah her seye kadirdir.
149. Nereden yola çikarsan çik (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafina çevir. Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. (Biliniz ki) Allah yaptiklarinizdan habersiz degildir.
150. (Evet Resûlüm ! ) Nereden yola çikarsan çik (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a dogru çevir. Nerede olursaniz olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarindan haksizlik edenler (kuru inatçilar) müstesna, insanlarin aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasin. Sakin onlardan korkmayin! Yalniz benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayim da dogru yolu bulasiniz.

|
|
|
|
|
|
|
Bugün 43 ziyaretçi (52 klik) kişi burdaydı!
|
|
|
|
|
|
|
|